20 Mayıs 2010 Perşembe
15 Mayıs 2010 Cumartesi
11 Mayıs 2010 Salı
Deniz Börülcesi Salatası
11 Mayıs 2010 Salı
Rakının yanında en güzel giden salatalardan biridir. Özellikle Ege tarafında yaşayanlar daha çok bilir ve sofralarında ağırlarlar. Bilmeyenler için tavsiye ettiğim bir lezzet. Tarifi şöyle; öncelikle pazardan canımızın istediği miktarda börülce alıyoruz. Genellikle demet olarak satılırlar. Ben bir demete göre anlatacağım, dilediğiniz miktara göre kendiniz uyarlarsınız. Eğer çamurlu olan kök kısımları kesilmemişse kesin ve börülceyi iyice yıkayıp çamurundan ve pisliğinden arındırın. Bir tencerede su kaynatın ve kaynayan suyun içine deniz börülcelerini atın. Yaklaşık 10-12 dakika kadar kaynamasına izin verin. Burada önemli olan nokta ne çok diri ne de çok yumuşak olması. Bu ikisinin arasında olduğu zaman lezzeti maksimuma ulaşacaktır.
Suyun içinden aldığınız börülceleri arka kısımlarından tutun. Elinizi aşağıya doğru kaydırarak yumuşak kısımlarını sert kısımlarından ayırın. Gözünde canlandıramayanlar için bir çocukken çorak yerlerde yetişen bir bitki vardı. Böyle altından tutup, parmaklarımızın arasından sıkarak geçmesini sağladığımızda çiçek motifi gibi bir şey oluştururdu. Prensip onunla aynı. Bilmem gözünüzde canlandırabildiniz mi.
Limon suyu ve zeytinyağından yaptığınız karışımın içine sarımsak döverek veya rendeleyerek börülcelerin üzerine dökün ve biraz karıştırın. Yarım veya biraz daha fazla limon, 2-2.5 kaşık zeytinyağı ve 1-2 diş sarımsak yeterli olacaktır. İsterseniz çok az tuz atabilirsiniz ama fazla atmaktan kaçının. Hiç tuz atmazsanız tadı daha güzel olacaktır.
Resmi aldığım sitede süsleme amaçlı üstüne sapını koymuşlar. Mezelerin süslenmesi rakı masasına hoşluk katar ancak bu çok gereksiz olmuş. Söylemeden edemedim. Ayrıca yaptığınız salatanın rengi bundan daha koyu olabilir, şaşırmayın veya olmadı demeyin.
Suyun içinden aldığınız börülceleri arka kısımlarından tutun. Elinizi aşağıya doğru kaydırarak yumuşak kısımlarını sert kısımlarından ayırın. Gözünde canlandıramayanlar için bir çocukken çorak yerlerde yetişen bir bitki vardı. Böyle altından tutup, parmaklarımızın arasından sıkarak geçmesini sağladığımızda çiçek motifi gibi bir şey oluştururdu. Prensip onunla aynı. Bilmem gözünüzde canlandırabildiniz mi.
Limon suyu ve zeytinyağından yaptığınız karışımın içine sarımsak döverek veya rendeleyerek börülcelerin üzerine dökün ve biraz karıştırın. Yarım veya biraz daha fazla limon, 2-2.5 kaşık zeytinyağı ve 1-2 diş sarımsak yeterli olacaktır. İsterseniz çok az tuz atabilirsiniz ama fazla atmaktan kaçının. Hiç tuz atmazsanız tadı daha güzel olacaktır.
Resmi aldığım sitede süsleme amaçlı üstüne sapını koymuşlar. Mezelerin süslenmesi rakı masasına hoşluk katar ancak bu çok gereksiz olmuş. Söylemeden edemedim. Ayrıca yaptığınız salatanın rengi bundan daha koyu olabilir, şaşırmayın veya olmadı demeyin.
Yeni Rakı Yeni Seri
Sınırlı sayıda üretildiği söyleniyordu fakat uzun zaman geçmesine rağmen hala raflarda bulmak mümkün. Öncelikle şişesinin büyük bir albenisi var. Tasarımı çok hoş olmuş. Rakının o kendine has naifliğiyle birlikte ağırbaşlılığını çok iyi yansıtmış.
Tat olarak Yeni Rakı'yı sert bulanların acilen Yeni Seri stoğu yapması lazım. Son derece yumuşak içimli, güzel bir rakı. Denemeyenlere tavsiye ederim. İçimininin yumuşak olmasının en önemli sebebi yılın ilk hasadından elle toplanan anason ile yapılmış olması deniyor.
Tat olarak Yeni Rakı'yı sert bulanların acilen Yeni Seri stoğu yapması lazım. Son derece yumuşak içimli, güzel bir rakı. Denemeyenlere tavsiye ederim. İçimininin yumuşak olmasının en önemli sebebi yılın ilk hasadından elle toplanan anason ile yapılmış olması deniyor.
Yeni Başlayanlara Tavsiyeler #1
Yeni başlayan arkadaşlara bir büyükleri olarak yardımcı olmak isterim. Siz de yorumlarınızla benim bilmediklerimi bana öğretirseniz çok sevinirim.
Küçükken rakı masalarında 'gel bakalım tadına bak şunun' denilerek tanıştık rakıyla. Sanırım çoğumuzun tanışması bu şekildedir. Bü yüzdendir ki o tadına baktığımız masadaki ortamı ararız. O şekilde kazınmıştır aklımıza. Ailenin büyükleri toplanmış masanın etrafına. Küçükler olarak biz de o doyumsuz sohbeti oyunlarımızın hepsine tercih etmişiz. Adam olacak çocuklar işte...
Öncelikle yeni başlayan arkadaşlar, o sofrayı bulamayacaksınız. Aynı kişileri bir araya getirseniz bile üstünden geçen yıllar ve yaşanmışlıklar bunu engelleyecektir. Umudunuzu kaybetmenize gerek yok, çünkü her sofra kendi içinde çok özeldir. İlla ki aynısı olacak diye uğraşmanız belki size küçük bir nostalji yaşatır, fazlasını veremez. Hepimiz geçmişe çok büyük bir özlem duyuyoruz ama geçmişe takılıp da bugünü kaçırmak gibi bir lüksümüz yok.
Mutlaka sevdiğiniz insanlarla aynı masada olun. Aranızda husumet olan, pek hoşlanmadığınız kişilerle bir arada bulunmanız her ortamda olduğu gibi rakı masasında da tadınızı kaçıracaktır. Eğer küs olduğunuz eski bir ahbabınız varsa zaten barışmalısınız. Belki bu bir bahane olur. Unutmayın affetmek çok büyük erdemdir.
Rakınızı alırken kesinlikle çok güvendiğiniz bir yerden alın. Artık eskisi kadar haberlerini duymuyoruz ama sahte rakı üreten oldukça fazla insan var. Bu keyfin hayatınızı karartmasına izin vermeyin. Artık rakılar bilyalı olarak üretiliyor. Kapağı açtığınızda bir su şişesi gibi olmayan bir görüntüyle karşılaşacaksınız. Bu sahte rakıya karşı alınmış bir önlemdir.
Bazı arkadaşlarım buna katılmayacaklar ama rakı içmeye, uzun süredir piyasada bulunan markalarla başlayın. Kimisi fark etmez diye düşünüyor ama bence fark eder. Bu markalardan kastım, Yeni Rakı, Tekirdağ Rakısı, Kulüp Rakı, Altınbaş Rakı ve benzeri markalardır. Daha sonra damak zevkinize göre tadarak, beğenerek istediğiniz rakının müdavimi olabilirsiniz.
Miktarı hiçbir zaman abartmayın. Hele ki yeni başladığınız için ne kadarının yeterli olduğunu bilemezsiniz. Rakı da bunu size ayağa kalkana kadar söylemez. Başımdan geçen bir hikayeyi anlatayım. Daha toy olduğumuz zamanlarda bir arkadaşımla rakı içeceğiz. O ilk rakısını içecek, ben daha önce birkaç kere tecrübe etmişim. Çok güzel içiyorduk, hiçbir sorun yoktu. Arkadaşım uyarılarıma rağmen, 'bir şeyim yok' demekte ısrar ediyordu yeminler ederek. Ben de inandım. Ne zaman ki sofradan kalkma kararı aldık, o zaman olanlar oldu. Ayağa kalkar kalkmaz sendeleyen arkadaşım, düşmekten son anda kurtardı. Gecenin geri kalanını ise afedersiniz istifra ederek geçirdi. O gün bugün rakı içmez. Siz de böyle olmayın. Özellikle masada sizden daha tecrübeli biri varsa onun sözünü dinleyin.
Ağır ağır için başlarda. Birkaç seferden sonrası sizin keyfinize kalmış ama genel olarak ağır içilmesi tavsiye edilir. Rakı içimine 'demlenme' denmesinin de sebeplerinden biri budur. Ağır ağır kıvama gelir insan. Ne kadarının kafi olduğunu anlamak için gözlerinizi kapatın. Eğer ufak bir baş dönmesi veya midede ufak bir rahatsızlık varsa derhal içmeyi bırakın. Unutmayın ki bu sofralarda erkeklik çok içmek değil, adabıyla ve kendini bilerek içmektir.
Başlığı #1 şeklinde attım, yani bu bir seri olacak. Sizin de eklemeleriniz olursa, severek okuruz bilemediklerimizi öğreniriz. Rakınızı her zaman keyiften içmeniz dileğiyle.
Küçükken rakı masalarında 'gel bakalım tadına bak şunun' denilerek tanıştık rakıyla. Sanırım çoğumuzun tanışması bu şekildedir. Bü yüzdendir ki o tadına baktığımız masadaki ortamı ararız. O şekilde kazınmıştır aklımıza. Ailenin büyükleri toplanmış masanın etrafına. Küçükler olarak biz de o doyumsuz sohbeti oyunlarımızın hepsine tercih etmişiz. Adam olacak çocuklar işte...
Öncelikle yeni başlayan arkadaşlar, o sofrayı bulamayacaksınız. Aynı kişileri bir araya getirseniz bile üstünden geçen yıllar ve yaşanmışlıklar bunu engelleyecektir. Umudunuzu kaybetmenize gerek yok, çünkü her sofra kendi içinde çok özeldir. İlla ki aynısı olacak diye uğraşmanız belki size küçük bir nostalji yaşatır, fazlasını veremez. Hepimiz geçmişe çok büyük bir özlem duyuyoruz ama geçmişe takılıp da bugünü kaçırmak gibi bir lüksümüz yok.
Mutlaka sevdiğiniz insanlarla aynı masada olun. Aranızda husumet olan, pek hoşlanmadığınız kişilerle bir arada bulunmanız her ortamda olduğu gibi rakı masasında da tadınızı kaçıracaktır. Eğer küs olduğunuz eski bir ahbabınız varsa zaten barışmalısınız. Belki bu bir bahane olur. Unutmayın affetmek çok büyük erdemdir.
Rakınızı alırken kesinlikle çok güvendiğiniz bir yerden alın. Artık eskisi kadar haberlerini duymuyoruz ama sahte rakı üreten oldukça fazla insan var. Bu keyfin hayatınızı karartmasına izin vermeyin. Artık rakılar bilyalı olarak üretiliyor. Kapağı açtığınızda bir su şişesi gibi olmayan bir görüntüyle karşılaşacaksınız. Bu sahte rakıya karşı alınmış bir önlemdir.
Bazı arkadaşlarım buna katılmayacaklar ama rakı içmeye, uzun süredir piyasada bulunan markalarla başlayın. Kimisi fark etmez diye düşünüyor ama bence fark eder. Bu markalardan kastım, Yeni Rakı, Tekirdağ Rakısı, Kulüp Rakı, Altınbaş Rakı ve benzeri markalardır. Daha sonra damak zevkinize göre tadarak, beğenerek istediğiniz rakının müdavimi olabilirsiniz.
Miktarı hiçbir zaman abartmayın. Hele ki yeni başladığınız için ne kadarının yeterli olduğunu bilemezsiniz. Rakı da bunu size ayağa kalkana kadar söylemez. Başımdan geçen bir hikayeyi anlatayım. Daha toy olduğumuz zamanlarda bir arkadaşımla rakı içeceğiz. O ilk rakısını içecek, ben daha önce birkaç kere tecrübe etmişim. Çok güzel içiyorduk, hiçbir sorun yoktu. Arkadaşım uyarılarıma rağmen, 'bir şeyim yok' demekte ısrar ediyordu yeminler ederek. Ben de inandım. Ne zaman ki sofradan kalkma kararı aldık, o zaman olanlar oldu. Ayağa kalkar kalkmaz sendeleyen arkadaşım, düşmekten son anda kurtardı. Gecenin geri kalanını ise afedersiniz istifra ederek geçirdi. O gün bugün rakı içmez. Siz de böyle olmayın. Özellikle masada sizden daha tecrübeli biri varsa onun sözünü dinleyin.
Ağır ağır için başlarda. Birkaç seferden sonrası sizin keyfinize kalmış ama genel olarak ağır içilmesi tavsiye edilir. Rakı içimine 'demlenme' denmesinin de sebeplerinden biri budur. Ağır ağır kıvama gelir insan. Ne kadarının kafi olduğunu anlamak için gözlerinizi kapatın. Eğer ufak bir baş dönmesi veya midede ufak bir rahatsızlık varsa derhal içmeyi bırakın. Unutmayın ki bu sofralarda erkeklik çok içmek değil, adabıyla ve kendini bilerek içmektir.
Başlığı #1 şeklinde attım, yani bu bir seri olacak. Sizin de eklemeleriniz olursa, severek okuruz bilemediklerimizi öğreniriz. Rakınızı her zaman keyiften içmeniz dileğiyle.
10 Mayıs 2010 Pazartesi
Aydın Boysan'dan Cacık Tarifi
10 Mayıs 2010 Pazartesi
"Yoğurdu iyice çırpacaksınız ama su katmayacaksınız içine. Sonra yavaş yavaş zeytinyağı dökeceksiniz yoğurdun içine ve çırpmaya devam edeceksiniz. İyice yedireceksiniz zeytinyağını yoğurda. Hıyarların kabuğunu soyup diklemesine, ince ince doğrayacaksınız. İnce, uzun ve yassı olacak hıyar taneleri ki suyu yoğurda geçsin. Doğradıktan sonra da tuzlayacaksınız. Bir diş sarımsağı doğrayıp havanda tuzla döveceksiniz. Bunların yanı sıra kırmızıbiber, nane, dereotu da katın içine ve hepsini karıştırın. Sonra da buzdolabında bekletin, soğuyana kadar. Bazıları cacığın içine buz koyar; soğusun diye. Ayıptır öyle yapmak."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)